13 Nisan 2012 Cuma

Kediler ve insanlar.

    Dört yıl öncesine kadar kediler sadece yolda görüp başlarını okşadığım sevimli hayvanlardı. Ancak bir tanesiyle aynı evde yaşadıktan sonra ancak bir insanla sevgilerini nasıl paylaşabildiklerini öğrendim.      
      İlk kedimiz olduğunda kedi bakmaya dair bişey bilmiyorduk. Kendisi bir fare kadar ancak iki haftalıktı o zamanlar. Daha yürüyemiyordu bile, poposunun üstüne düşüp duruyordu. Daha doğru düzgün anne sütü bile almamış bir kediye nasıl bakacağımızı bilmiyorduk tabi, çevremizde de kedi sahibi biri yoktu. İnternetten araştırmaya başladık o nedenle neler yapmamız gerektiğini öğrenmek için. Süt, şeker ve yağdan oluşan bir karışımın anne sütünün yerini tutabileceğini öğrendik. Bir de o zamanlar bir tatil yöresindeydik, biberon alamadık. Sonra aklıma geldi, yanımdaki tentüdriyot kutusunu boşalttık, güzelce temizledik ve yavrumuzu öyle beslemeye başladık. Bir de o kadar küçükken kedilerin çişlerini kendi başlarına yapamadıklarını öğrendik. Burda iş bana düştü, karnının altındaki bölgeye parmakla biraz bastırınca çişini yapmaya başlıyordu ki bu gerçekten önemli  bir nokta, bunu  yapmazsanız kedinin ölme ihtimali bile var. 
     O ilk zamanlarda kediyi sevip hemen elimizi yıkardık, halbuki tertemiz, evde olan bir hayvancık. Kediye alışma süresinde çok bir yakınlık gösteremedik. Ancak daha sonraları onu nası sevebileceğimiz öğrendik. Şimdilerde onun öpmedik yanını bırakmıyoruz. Büyüdükçe yanımızda yatmaya başladı. Gerçi ilk kedimiz çok yakın davranmaz hala bize, mesafelidir. Hanfendiyi ancak canı istediği zaman sevebiliyoruz.
    Hani çiftler ilk çocuğu yaparlar da sonra ikinciyi yapmak isterler; bizim de ikinci kedimizi alışımız öyle oldu. O daha büyüktü evimize geldiğinde, yaklaşık 1.5 aylık falandı. Onu başlarda pek sevdiğimi söyleyemem, fazla dokunamıyodum. Ama o da büyüdükçe ailenin bir ferdi oldu. Bir de o daha uysal, canayakın, sürekli kendini sevdirmek istiyor. Özel zevkleri arasında kucağıma yatıp göbeğini sevdirmek var. (:
    Yok kediler nankördür, yok şöyledir, böyledir; yok öyle bi’şey. Tabiki hepsinin karakteri farklı insanlarda olduğu gibi. Ve zamanla karakterlerini öğreniyorsunuz ve nası davranmanız gerektiğini biliyorsunuz. Çocuğunuz gibi oluyor zaten bir süre sonra da. Onunla uyumak, onu  öpmek, koklamak sakinleştirici etkisi yapıyor. Uyurken izleyip ‘böyle bir güzellik, mucize olamaz’ diye düşünüyorsunuz. Öyle bir bağımlılık yapıyorlar ki bütün gün dışarda olup ‘eve gideyim de kedimi seviyim’ bir diye aklınızdan geçiyor sürekli.
    Ne bakımları zor ne de evde uğraşmanız. Sadece mobilyaları yolmalarına izin vermeniz gerekiyor ama sevginizin yanında bu hiçbir şey. Hele ki onları mıncıklamak paha biçilemez. ^_^
Kedi almak istiyosunuzdur, ama nası bakacağınıza dair bir fikriniz yoktur; danışabileceğiniz kaynak bir mail uzağınızda. (:

0 yorum:

Yorum Gönder