16 Şubat 2012 Perşembe

War Horse



     Bugün Star Wars: Episode I - The Phantom Menace filmini -aslında serinin sağlam bir filmi değildir ancak beyaz perdede izlemenin keyfi başka olurdu- bir kez de sinemada 3D izleme niyetiyle sinemaya gitmiştim ki istediğim gibi olmadı, seans bulamadım ve War Horse filmini izlemekle yetindim.

     Film hakkında hiçbir bilgim yoktu. Sadece yönetmeninin Steven Spielberg olmasıyla dikkatimi çekti ve izlemeye karar verdim.
     Bir genç ile bir at arasındaki bağı ve sevgiyi anlatıyor film. Bu yönüyle Hachiko: A Dog's Story
filmiyle benzeşiyor ki onun da yeri ayrıdır bende. Ancak War Horse Birinci Dünya Savaşı yıllarında geçiyor ve daha çok iki dostun ayrılığını ve kavuşma çabalarını anlatıyor. Başlarda yavaş ilerleyen film ikinci yarısında savaş sahnelerinin de devreye girmesiyle hareketleniyor. Yer yer kendimi Call of Duty oynuyormuş gibi hissettim; çatışma sahneleri güzel çekilmişti. Ayrıca o kısımları hem duygusal hem komik; farklı duyguları aynı anda yaşattı. 
     Film boyunca tek gözüme batan şey Alman askerlerin aralarında İngilizce konuşmaları oldu, ona anlam veremedim. Onun haricinde mekanlar, çekim, renkler, hikayenin sadeliği gayet hoştu.
     Şu ara sinemaya gitmeyi düşünüyorsanız seçenekler arasında War Horse’u da düşünmenizi tavsiye ederim.

0 yorum:

Yorum Gönder