1 Şubat 2012 Çarşamba

Portal 2

     

     Herşey 'the cake is a lie' sözünü bir yerde okumamla başladı. Neymiş bu diye ekşisözlük’ten baktım ve olaylar gelişti.
   
     Bu söz ile birlikte Portal'ın ne olduğunu öğrenmiş oldum. Ama o zamanlar bu oyunu kaldıracak bilgisayarım yoktu ve oyun hakkında okusam da pek kafamda birşeyler canlanmıyordu. Sonra şu kısafilme denk geldim:


     Bundan sonra zaten iyice merak etmeye başladım oyunu. Daha sonra Portal'ı kaldırabilecek bir bilgisayarım oldu ancak bu defa da Portal 2 çıkalı çok vakit olmamıştı zaten, ben de onu oynamaya başladım.
     İlk oyunu oynamadan tabiki birşeyler eksik kalıyor. Hakkında nette yazılan bilgileri okuyarak ve iyi kötü bilgi sahibi olduktan sonra oyuna başladım.
     Oyunda robotlarla muhattap oluyoruz hep. Aslında en eğlenceli kısımlar da onların aktif olarak yer aldıkları bölümler. Half-Life’ı oynayanlar bilirler ondaki bulmaca çözdürme mantığını. Portal yaklaşık olarak bu mantık üzerine kurulu. Bizi öldürmeye çalışan robotları saymazsak şiddet içermeyen bir oyun. Portal gun’ımız ve biz, portallar açarak ve karşımıza çıkan bulmacaları çözerek Aperture Science merkezinden kaçmaya çalışıyoruz. Bu ara not olarak, oyun, Half-Life ile aynı firmadan(Valve) tarafından yapılmış ve Black Mesa ile Aperture birbiriyle rekabet içerisinde olan araştırma merkezleri.
     Oyuna başladığımızda yanımızda olan robotumuz Wheatley. İlerleyen bölümlerde kendimizi GLaDOS'un insafsız kollarında buluyoruz. Öyle zeka ve esprili konuşmalara şahit oluyoruz ki oyun içinde, GlaDOS’un sürekli laf sokmaları, bize hazırladığı şeyler oyunun temeli aslında, eğlencesi orda. Ayrıca Wheatley’nin İngiliz aksanına hasta oldum.
     Çok spoiler olacağı için Wheatley'ye laflar hazırladım ama diyemiyorum. İlk oyunda öldürdüğümüz için bize kızgın olan GlaDOS, bir yerden sonra Wheatley’nin yanında melek gibi kalıyor. Sırf Wheatley'nin o aptalca -aslında kendisi bir moron- değişimini görmek için oynamakta acele ettim diyebilirim.
     Robotlarımızın olduğu kısımlar gerçekten çok eğlenceli ama açıkçası bulmaca kısmı, bir gün içerisinde çok oynayınca hasta hissetmenize neden olabiliyor. Bende oldukça mide bulantısına sebebiyet vermişti.
     Merkezdeki 'tek insan' olmanın psikolojisini de iyi veren bir oyun. Gerçekten bir süre sonra kendini ordaymış gibi düşünüp bunalıma girebiliyor insan 'çıkışa ulaşamayacağım' diye düşünerek.
     Son olarak da oyuna çok iyi bir son hazırlanmış. Ancak bu kadar duygusal olabilirdi sanırım. Öyle özenilmiş ki anlıyorsunuz bunu. Kısacası çok keyifli bir oyun sizi bekliyor.


0 yorum:

Yorum Gönder